Önemli bir karşılaşmaydı Kırklarelispor müsabakası. Özgüveni yerle bir olmuş, bir grup genç futbolcusu kendince bir onur maçına çıkacaktı. Ya da biz öyle zannedip, kendilerine fazla sorumluluk yüklemiştik. Sonuçta, üzerine titreyerek bakkala göndermeyeceğimiz çocuklardan, kurtlar sofrasından sağ salim çıkmalarını beklemek de haksızlık belki de…
Ama bazı konuları onlar bize böyle düşündürdü. Çoktan fişi çekmeye hazır olduğumuz ortamda bir direniş ortaya koyarak, tam 3 hafta boyunca yenilgiyi unutturdular.
İçeride hakem faciasının yaşandığı Serik Belediyespor maçı dahil, 3 maçta umut dolu bir oyun ortaya koyarak hepimizi ayrı bir havanın içerisine soktu. ‘Olacak galiba bu iş’ düşüncesi hakim oldu.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Aylardır evinde maç kazanamayan Bursaspor, makus kaderini değiştirmek için Trakya ekibini konuk etti.
Kırklareli’ni yenip, bu gazla Zonguldak Kömürspor karşısına dikilmek ana hedefti… Peki bu başarı gelecek miydi?
İstekli başladı Yeşil Beyazlılar… Çok sayıda gol pozisyonuna girdi. Dağları, taşları ve bayırları vurdu. Bir tek çerçeve tutmadı. Tabi açık oynarken, çok sayıda pozisyon da verdi. Ancak bunları da savuşturmayı başardı Bursaspor.
Dakikalar ilerledi ancak beklenen gol gelmedi. Sinirler gerildi, taraftarın iştahı azaldı, keyfi kaçtı. Son anlara gelindiğinde dakikalar hızla erimeye başladı.
Ve maalesef gözlere inen perde vuku buldu. İki gol birden yedi Timsah, film sona erdi. Hayaller yıkıldı.
Matematiksel olarak her şey tamamlanmadı elbette ancak işimiz mucizenin de ötesine, Kaf Dağı’nın ardına taştı…
Bazı maçlarda 3 puan yetmeyecek fazlasını kazanmak gerekecek. Ve tabi tepeye oynayan takımlarla olan mücadeleler de zor geçecek.
Bu hikaye belki de mutlu sonla bitmeyecek ama kimse de kolayca Timsah’ı bitiremeyecek.
Zordur ölümü böyle camiaların, çekip çıkaramazsın canını, hevesin kursağında kalır!