İçimde eskidi bil ki varlığın, Kırılan aynamda göremiyorum. Yabancı gözlerdi dönüp baktığın, Ne yanlış, ne doğru bilemiyorum. Susmaya yeminli olsa da dilim, Kalem eşliğinde yazıyor elim. Susmayıp çalınsa sazımda telim, Günden güne bitip tükeniyorum. Yabancı bakışla geçtin yanımdan, Sıyrıldı hayalin her bir anımdan. Kelimem dökülmez olmuş canımdan, Benden gidişini seyrediyorum. Yalvardım susarak kendi dilime, Kırıldı aynalar yüzümden önce. Yürekten dökülen…
Merhaba Sevgili Dostlar, Bu aralar yer yer güzel haberler söz konusu, biraz da karmaşık duygular… Bu Çalıkuşu artık sanıyorum ki bir çalıkuşu değil. Artık köy okulunda çalışmıyor. Sıfatımı değiştirmem gerekir mi bilmiyorum. Fakat bu sıfatı çok sevdiğim kesin. Bu durum mesleğe başlarken bildiğim fakat uygulama aşamasında değişik duygular hissettiğim bir süreç oldu. Teorik bilgiler çok kolay öğreniliyormuş, fakat uygulama aşaması…
Şöyle bir düşündüm de, ne de çok korkularımız var, değil mi? Yüzleşmek gerek korkularla. Üzerine üzerine gitmek, bıktırmak gerek. Savunma nereye kadar? Taarruz etmek ve yok olana kadar mücadele en iyi seçenek. Korkularımızdan kurtulmak için birilerinin süper kahraman gibi gelip Tarkan misali fedailik yapmasını beklemeyelim. O fedai asla gelmeyecek. Şimdi yüzleşmek zamanı! Karanlıktan korkanlar, güneş doğsa bile dizlerini karnına çekmiş…
Haydar, ayakkabı sandığını omzuna bindirerek elindeki nasırlara, ayağındaki mantarlara bakmadan inadına yürüyordu. Arkasında atlılar varmış yokmuş umurunda değildi. Seher onun eline bakıyordu. Sevdiği kırmızı bluzu almak için tek derdi, önünde duran yüksek yokuşlara tırmanıp bir an önce eve varmaktı. Ne gezer; belediye hiçbir yolu yapmadığı gibi, yağmur suyuyla iyice aşınan yollar bataklığı andırıyordu. Daha geçen gün açıklama yapmışlar, penguenlerin saldırısından…
Gönülden hoş geldin diyerek bir dostun karşılamasına ne kadar muhtacız, bilmem farkında mısınız? Öyle bir vakit ki, suskunluk yankılanıyor duvarlarımızda. Yollar, özlemle kıvrılıp uzanıyor, ayak seslerini duymak için. İnsan, insana muhtaç; kelimeler, ruhu kuşatacak bir sıcaklığa ama ısıtmıyor. Şu zaman ki ellerimiz boşlukta asılı, bir dokunuşa, bir sesin tınısına hasret. Kalbin bekleyişi, umudun sabrı ile birleşiyor; sancılar, gelecek bir gülüşle…
Bu ayki yazımız, geçen ay yazdığımız yazının devamı niteliğindedir. Yazı çok beğenilmiş…
Aldanmak ve aldatmak ikisi de aynı kökten meydana gelmektedir. Kökü “AL” ve…
İnsanın hayatındaki en temel ihtiyaçlardan biri, yaşadığı deneyimlere anlam katabilmektir. Psikolojide “varoluşsal…
Günümüzde aile içi ilişkiler, yalnızca aynı çatı altında yaşamakla sınırlı değil; dijital…
Babam doğayı, ağaçları, çiçekleri çok severdi. Çiçeklerin isimlerini bilir, bize de öğretirdi.…
Bilmem, taşar mıyım? Bilmem, arş’a sığar mıyım? Bilsem mahiyetini, Aşktan yanmaz mıyım?…
Prebiyotik, probiyotik ve simbiyotik modern alan sözcükleridir. Hayatımıza mikropların insan sağlığı üstündeki…
İnsan ilişkilerinde sorun yaşandığında, en kolay çözüm gibi görünür yolları ayırmak: “Konuşma,…
Saatlerin zamanları bölemediği kuytularda, Kendini budayan yufka yürekler, Gölgesi ağır günlerin, Evladiyelik…
Her aşk kendi hikâyesini yazar... Bir kalpte kök salan da var, bir kalpten göç edip giden de var... Sarayını bir gönüle inşa eden ve bir gönülde sanrılarla yılları devirenler de...…
Hesabınıza giriş yapın